HÜSEYİN ÖZGÜLER


ESKİ BESNİ, SARILAR OBASINA KANLI BASKIN VE BAĞ OBALARINDA HAYATIN BİTİŞİ


Yeşil yaprakları avuç içi gibi açılmış yaşlı incir ağacının gölgesinde yatarak geviş getiren sarı inek kuyruğu ile üzerine gelen karasinekleri kovalıyor, kocaman burun deliklerinden nefeslenerek gözleri ile sağı solu aldırışsız süzüyordu.
Sabahın köründe kapılar açılmış evlerin küçük çocukları keçileri koyunları önlerine katmış ilerlerdeki firezlere yaymaya gidiyorlardı, erkekler birer ikişer şehirdeki işlerine gitmek için besmele ile çıktıkları kapılardan obadan dışarı dik yamaç yola koyularak o günkü yaşamlarının ilk adımlarını atıyorlardı.
Sarılar obası da diğer obalar gibi günlük hayata bu şekilde adım atıyordu, Elder mağaralarının eteklerinde Tilek köyünün üst kısımlarında dört evdi sarılar obası, üç ev daha vardı az ileride aralarında bir tarla vardı, Sarılar obasına en yakın olan oba burası idi.
Sarılar obası adını obanın ileri gelenlerinden şehirde köşkerlik eden köşker Möhü Sarıdan alıyordu obanın adı Sarılar obası idi, dört evin damları duvarları bitişik, evlerin arasında damdan dama geçilecek ara yerler çalılarla siyeç yapılarak bölünmüştü, arada geçit yeri olarak yolak bırakılmış komşular birbirine bu yolaktan gelir giderlerdi.
Köşker Möhü o gün bankaya gitmiş parasını yatırdığı lazım oldukça çektiği ziraat bankasından bir miktar para çekmişti, onu para çekerken görenler olmuş yada takip edenler olmuştu, 1954 yılı Temmuz ayı ortaları idi, emeği ile çalışarak geçinenler olduğu kadar çalışmadan başkalarının emeklerine, paralarına göz diken pis hırsızlarda yaptıkları baskın ve soygunlarla bu topraklarda yaşayan namuslu insanların korkulu rüyası olmuştu.
Köşker Möhünün para çektiği günün akşamı karanlık bastıktan sonra sarılar obasına doğru gelen silahlı adamlar soygundan alacakları paranın sevinci ile obaya yaklaşıyorlardı, soyguncuları obanın girişinde köpekler havlayarak karşılamışlar, soyguncular ellerindeki silahların dipçikleri ile köpekleri korkutarak evlerin önüne kadar gelmişlerdi, köpekler korku ile gerileyerek cılız cılız havlamalarına devam ediyor gelenlerin üzerine gitmeye cesaret edemiyorlardı.
Damların ucuna gelip olup biteni korku ile seyreden obalılar şaşkın ve ne yapacağı bilmez bir halde gelenlere bakıyorlardı, gaparalarda davar sesleri dışarda köpeklerin sesleri bir birine karışırken gelenler kapıları aralayarak damlara kadar çıkıp ev halkını damlarda serili yatakların kenarlarına oturtarak susturmuşlardı.
Köşker Mönün evine giren iki kişide Möhü Sarı, yanına geldik gündüz bankadan çektiğin parayı bize verde çekip gidelim tatsızlık omdan diye amaçlarını belli etmişlerdi, para yok ne parası diye direten Möhü ısrarla parayı isteyenlere para yok dedikçe sinirler geriliyor ısrar artık itişip kakışmaya silahların dipçikleri ile tartaklamaya dönüşmüştü.
Onlar vurdukça yere düşüp kalkan Möhü Sarı para yok diyor onlar daha şiddetli vurmaya devam ediyorlardı, artık yeter diyen soygunculardan birisi silahını ateşleyerek Köşker Möhüyü yere sermişti bunun üzerine obada birbirine karışışan kargaşa dolu sesler yakın obalardan duyulacak şekilde yükseliyordu.
Köşker Möhünün vurulması ile yan damlarda itişip kakışmalar başlamış Köşker Möhüden sonra Hacı Çetede vurularak evinin damının başında çok yaşamadan can vermişti, köşker Möhünün iri cüsseli yeğeni Sait daha fazla duramamış oturduğu yataktan ayağa kalkarak iki soyguncuyu bir birine çatarak boğuşmaya başlamıştı soygunculardan birisi eline geçirdiği kasatura ile Saiti boğazından yaralayıp yere sermiş Sait o yara ile ayağa kalkamayarak kısa sürede oracıkta canını teslim etmişti.
Soyguncular bu kargaşa anında yaşlı bir kadını damdan atmışlar bir kişiyi daha giderken yaralayarak gecenin karanlığından faydalanarak kaçmışlar kayıplara karışmışlardı.
Silah sesleri nerde ise bütün obalarda duyulmuş, uzaklardaki acem deresi, Kozluca obası, çat mahallesi silah sesleri ile irkilmiş ama kimse cesaret ederek evlerinde dışarı çıkıp olan biteni araştırmamıştı.
Olayın sabahına şehir bir uğultu ile kaynıyordu olay dilden dile kulaktan kulağa her tarafta duyulmuştu, çarşı pazarda her yerde bütün işler olduğu gibi bırakılmış herkes sarılar obasına akın ediyordu, kalabalığın bir ucu yeni mahallenin sırtlarında diğer ucu obaya ulaşmıştı, iğne atsan yere düşmez derler ya işte öyle bir kalabalık obaya sel gibi akıyordu.
Gün ağarmış jandarmalar olay yerine gelmişler araştırma ve takibata başlamışlardı, yarılılar ve ölüler vardı Köşker Möhü ağır yaralı idi o hemen Antep´e kaldırılmıştı, iki cenaze vardı evlere ateş düşmüştü ağıt sesleri arasında cenazeler omuzlara alınarak şehirdeki tahta oba camisine getirilmek üzere obanın rampa yokuşuna doğru yola çıkılmıştı, kara bir iplik gibi akıyordu insanlar yeni mahalleden yokuş aşağı şehirdeki tahta oba camisine doğru, cenazeler yıkanırken caminin etrafı insan seli ile dolup taşmıştı.
Camiden çıkılmıştı cenazeler omuzlarda mezarlığa doğru yola çıkılmıştı, öğlen namazı mütakibi idi, endişe, korku ve merak insanların öfkesi ile törpüleniyordu, her kes kendi arasında bir şeyler konuşuyordu, arada bir ALLAH RAHMET EYLESİN DEYİNKİ ALLAH RAHMET EYLEYE diyen kalabalığın sesleri şehrin içinde damların başında, giden cenazelere bakan çocukların ve kadınların yankılanarak kulaklarında çınlıyordu.
Cenazeler defin ediliyor, satma ağaçları yatay şekilde uzatılmış herkes birer ikişer kürek toprak atıp geri çekilerek sessiz ve düşünceli küreklerin dolup boşalarak attığı toprağa bakıyordu, geri dönüş başlamıştı, herkes işine gücüne gidiyordu ama o gün şehirde ne iş nede güç tutulmuştu herkes olanı biteni konuşuyordu.
Köşker Möhü Sarı hayata döndürülmüş şehire dönmüştü, yanında her kim bu olayın lafını etse keşke bende öleydim de bu günleri görmeyeydim diye için için ezilerek kahroluyor, bu kahır kendisi ile beraber yaşayarak ömrünün sonuna kadar kendisini yiyip bitirmişti.
Sarılar obasında hayat sönmüştü dul kalan kadınlar, yetim kalan çocuklar acılarını içlerine gömerek hayatlarına devam etmişler bu acı hiç unutulmamış ağıtlara dökülerek destanlaşarak uzun yıllar belleklerde yaşamıştı.
Sarılar obasında bir top alaca
Yokuştan çıktı bir çift salaca
Önünde Sait ardında Haci
Çekmesin kimse böyle bir acı
Sarılar obasında ot kucak kucak
Sait ne bilsin bu iş olacak
Yağmur gibi kurşun yağacak
Katilleri kimler bulacak
Gelinlerin koynunda yiğitler vuruldu Sarılar obasına koğan vuruldu.
Bu ağıt Sarılar obasına yapılan baskınından sonra dillendirilmiş bu gün bile hala söylenmektedir. Şiddet ve hırsızlık toplumlar tarafından dışlanıp kenara itilmedikçe kötüler güçlenerek toplumların korkularını ellerinde tutup haksızlığın ve gücün sahibi olacaklardır.

ASAYİŞ

Adıyaman'da yaralı kedi kazaya neden oldu

Yolda can çekişen kediyi ezmemeye çalışan araç sürücüsü ani fren yaptı, arkadan gelen aracın kendisine çarpasına sebep oldu.

SAĞLIK

Kalp sağlığına dikkat

Kalp sağlığına dikkat

BÖLGE HABERLERİ

Kaybolan anne ve kızı aranıyor

Kaybolan anne ve kızı aranıyor

BÖLGE HABERLERİ

Gaziantep’te yeni dönemin ilk meclis toplantısı yapıldı

Gaziantep’te yeni dönemin ilk meclis toplantısı yapıldı